Ana Sayfa   » DEVLET POLİTİKASI    » Cumhurbaşkanı`nın Karabağ ihtilafları ile ilgili konuşmaları   

Cumhurbaşkanı`nın Karabağ ihtilafları ile ilgili konuşmaları

  



Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ister cumhurbaşkanı olmadan  önceki dönemde (Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'nin Azerbaycan Parlamentosu daimi heyetinin başkanı gibi),  gerekse  cumhurbaşkanlığı  döneminde Karabağ sorunu ile ilgili cesaretli çıkışları  Azerbaycan'ın dünyadaki siyasi nüfuzunun daha da artmasında önemli rol oynamıştır. O, hem resmi, hem de gayri resmi görüşmelerde Ermeni saldırganlarının ifşa etmiş, kararlı tutumu ile Azerbaycan'ın  ayrılmaz parçası olan Dağlık Karabağ hakkında, sözde "Dağlık Karabağ sorunu"  konusunda dünyada  objektif görüş formalaşdırmış, bu çatışmadan doğrusiyasi değer verilmesi ve çözümü yolunda  önemli adımlar atmıştır.  Bu konuşmaların bazılarınıdikkatinizi çekmek gerekmektedir:

 Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ anlaşmazlığı ülkemiz için en ağır problemdir ...Bu sorun birkaç prensip, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde çözülebilir: Azerbaycan toprakları işgalden kurtulmalı,  bir milyon mülteci ve göçmen kendi yurtlarına geri dönmeli,ülkemizin toprak bütünlüğü yeniden sağlanmalıdır. Azerbaycan bu durumu, topraklarının işgal altında kalması  kabullenmeyecektir. Herkes bilmeli ki, barıştan yana olmamıza rağmen,savaşın yeniden başlamamasını ve bu sorunun barış yoluyla  çözülmesini istememize rağmen, bizim sabrımız da sınırsız değil.  Azerbaycan kendi  topraklarını ne pahasına olursa olsun, kurtaracaktır ...
Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yemin törenindeki konuşmasından
Bakü,
31 Ekim 2003

...Ne yazık ki, Azerbaycan'da en acı sorun halen bölgesel işbirliğinin tam çapta olanak vermiyor. Bu sorun deyince,  ben  Azerbaycan'ın  on yıldan fazla  süren sorununu kastediyorum.  Azerbaycan artık  on yıldır,  komşu Ermenistan  tarafından  tecavüze maruz kalmıştır. Azerbaycan'ın yüzde 20 toprağı - Dağlık Karabağ ve 7 diğer idari  bölgesi Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Bu işgalin sonucu olarak, bir milyondan fazla Azerbaycanlı mülteci ve zorunlu göçmene  dönüşmüştür.  Ermenistan'ın  saldırgan olması BMT'nin 4  kararında yer bulmuştur. Bu konuda AGİT Minsk Grubu bildiri vermiştir.  Bu konuda Avrupa Konseyi'nin resmi belgelerinde notlar vardır. Uluslararası topluluk kendi gücünden ve nüfuzundan  yararlanarak Ermenistan'ı mecbur etmelidir ki, Azerbaycan'ın işgal edilmiş  topraklarından geri çekilsin ...
Cenevre'de Bilgi toplumu üzere dünya sammitinin açiliş törenindeki konuşmasından
Cenevre kenti,
10 Aralık 2003

...Türkiye, Rusya, Gürcistan, İran ile  bizim iyi ikili ilişkilerimiz var. Bölgesel düzeyde işbirliği yapıyoruz.  Ancak bir komşumuzla  hiçbir münasebetimiz yoktur ki, bu da Ermenistandır. Nedeni de açıktır. 1980'li yılların sonunda ülkemizin Dağlık Karabağ bölgesinde başlayan bölücü hareket Azerbaycan'a karşı  savaşla  sonuçlandı. Ermenistan Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'dan  ayırmak amacıyla  ülkemize  karşı  tecavüz etti ve Dağlık Karabağ'ın idari üzerinden dışında bulunan daha 7 bölge işgal olundu.  Azerbaycan'a   karşı bu saldırı 10 yılı aşkın bir süredir, devam ediyor . Maalesef, bu alanda hiçbir  gelişme yoktur. Bu anlaşmazlığın çözümü için uluslararası hukuk kuralları dikkate alınmalıdır.  BMT 4 karar kabul etmiştir. Bu kararlarda Ermenistan gerekir ki, işgalci ordusunu kayıtsız şartsız geri çeksin. Maalesef, Ermenistan uluslararası hukuk normlarına hiçbir önem  vermiyor.  Ermenistan'ın tutumu şöyledir ki, Dağlık Karabağ Ermenilerinin kendi  mukaddaratlarını  tanımlamaya hakları vardır ...
....Uluslararası hukuk normları ise bu fikre hak kazandırmır. Çünkü Ermeniler bir millet gibi kendi  hükümlerini  belirledi. Onların bağımsız ülkesi vardır. Bu ülke Ermenistan.  Onların mantığına esaslansak  Ermeniler kendi hükümlerini  her yerde edinebilirler, ona göre ki,onlar her yerde-Rusya'da,  Fransa'da,  Afrika'da,  Amerika'da  yaşıyorlar. Bu, uluslararası alanda kabul edilen bir şey değildir. Bu nedenle,  onların propaganda aracı olarak kullandıkları bu yöntem  ciddiye olunamaz.  Uluslararası  hukukta  temel önem taşıyan prensip toprak bütünlüğü, her ülkenin egemenliği. Azerbaycan dünyada her ülkenin  toprak bütünlüğünü tanıyor ve biz istiyoruz ki, dünya da bizim toprak bütünlüğümüzü tanısın ve o,geri olunsun. Biz toprak bütövlüyümüzün restorasyonu için her şey yapacağız ...... Ümit etmek isterim ki, uluslararası topluluk ve özellikle de AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları Fransa, Rusya ve ABD bu sorunun çözümünde daha aktif rol oynayacaklar. Ermenistan'ı inandırabilmek  bilecekler ki,  XXI yüzyılda bir ülkenin diğer ülkenin topraklarını işgal etmesi yasaktır ...
Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde düzenlenen görüşmedeki konuşmasından
Paris şehri,
23 Ocak 2004

... Uzun yıllardır, bu anlaşmazlık çözüm bulmuyor ... Azerbaycan'ın tutumu adildir ve bu pozisyon uluslararası hukuk normlarına dayanmaktadır. Uluslararası hukuk ilkeleri sağlanmalıdır. Azerbaycan diğer ülkelerin toprak bütünlüğünü tanıyor. Elbette, talebimiz odur ki, bizim de toprak bütövlüyümüz tanınsın, geri edilsin. Bu, bizim haklı talebimiz ve ben eminim ki, bu yönde başarılar olmalıdır ve olacaktır. Çünkü biz XXI yüzyılda yaşıyoruz. XXI yüzyılda bir ülkenin diğer ülkenin topraklarını işgal etmesine izin verilmemeli ...
Ermenistan'ın tutumu ise hiçbir mantığa dayanmamaktadır ve tüm uluslararası hukuk normlarını ihlal etmektedir. Ermenistan'ın talebi nedir? Kısa deyişle, onların talebi şu ki, Dağlık Karabağ Ermenileri,  orada yaşayan Ermeniler kendi kaderlerini kendileri tayin etsinler. Birincisi, onu söylemeliyim ki, Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermeniler oraya,  eskiAzerbaycan toprağına  misafir gibi gelmişler. 1820  yıllarında  oraya  gelmişlerdir ve Dağlık Karabağ'a gelmelerinin 150 doğum yılı nedeniyle, hatta bir anıt de ucaltmışdılar... 
... Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Hep Azerbaycan toprağı olup, bundan sonra da Azerbaycan toprağı olacaktır. Azerbaycan hiçbir zaman topraklarının kaybedilmesi kabullenmeyecektir ve ne pahasına olursa olsun, kendi topraklarını kurtaracaktır. Ben çok memnunum ki, son zamanlarda  bizim adil  tutumumuz bu konuyla uğraşan AGİT Minsk Grubu tarafından da kabul edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmasından
Ankara şehri,
14 Nisan 2004

... Uzun süre ülkemizin karşılaştığı temel sorun Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermenistan  tarafından işgal olunmasıdır. Bu işgal Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı yaptığı saldırgan bölücü irtica ile başlamıştır. Bu politika Azerbaycan'ın eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'nin ve idari sınırlarının dışında bulunan daha 7 rayonumuzun işgali ile sonuçlandı. Azerbaycan'ın bu 7 ilçesinde hiçbir zaman Ermeniler  yaşamamıştır. Onlar tamamen Azeriler yaşayan arazilerdir ...... Bu durum 10 yılı aşkın bir süredir, devam ediyor. Bu yılın Mayıs ayında Ermenistan ile Azerbaycan arasında ateşkesin onuncu yılı olacak ve 10 yıl kadardır ki, yapılan görüşmeler sonuç vermemiştir. Elbette ki, biz bu durumla  barışa edemeyiz.  Azerbaycan  hiçbir zaman topraklarının kaybedilmesi  ile razılaşmayacakdır.  Meselenin  çözümünde  uluslararası hukuk kuralları esas alınmalıdır. Azerbaycan dünyadaki tüm ülkelerin toprak bütünlüğüne saygıduyuyor ve kendisine de aynı münasebetle etmeyi gerektirir.  Bizim toprak  bütünlüğümüz sağlanmalıdır.  Ermenistan'ın  işgalci güçleri istila edilmiş  bölgelerden çekilmelidir.  Mültecilere ve göçmenlere  yurtlarına  dönmek imkanı verilmelidir. XXI yüzyılda Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin - Ermenistan'ın  Avrupa Konseyi üyesi diğer ülke - Azerbaycan'ın  topraklarını işgal etmesine izin vermemeliyiz.
Strasbourg'da AKPM-nın yaz toplantılarının oturumundaki çıkışından
Strasbourg kenti,
29 Nisan 2004

... Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı devam eden saldırısı bölgedeki sabit duruma en büyük tehlikedir.  Düşünüyorum ki,  sizin  mevcut  çatışma hakkında  bilginiz var.  Isterim  kısaca münakaşa hakkında  konuşayım.  Azerbaycan'ın bölge olan Dağlık Karabağ Azerbaycan'ın tarihi toprağıdır.  Ermeniler  önceleri orada hiç yaşamadılar. Onlar Dağlık Karabağ'a XIXyüzyılın başlarında İran ve Türkiye'den çar Rusyası tarafından köçürülmüşler. Bu o amaçla edilmiştir ki,  Rusya Kafkasya'da kendisine dayanak elde etsin ...
Sorunun çözümü ile ilgili bizim tutumumuz sırf uluslararası hukukun normları ve ilkelerine dayanır. Yani Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü sağlanmalıdır, tecavüz kurbanı olan bütün mülteciler göçmenler kendi yurd yuvalarına dönmeli. Bundan sonra ise Dağlık Karabağ'a Azerbaycan'ın sınırları çerçevesinde en yüksek özerklik statüsü verilebilir. Biz dünyada, özellikle  Avrupa'da mevcut en yüksek statülü özerklik seçeneklerini aşinayız. Böylece, yeni bir şey icat etmeye  gerek yok.  Mümkün olan tüm imkanlar masa üzerindedir.  Ermenilerin konumu ise farklıdır.  Onların tutumu  kendilerinin arzularına, fikirlerine ve isteklerine dayanır. Bu pozisyon uluslararası hukuk kuralları ile bir türlü uymamaktadır ....
Varşova Üniversitesi'nde yapılan görüşmedeki konuşmasından
Varşova şehri,
31 mart 2005

… Ermenistan için bu işğalçılıq politikasını yapmak gelecekte çok zor olacaktır. Çünkü dünya tam başka  yönde gelişir. Dünyada yaşanan küreselleşme süreçleri, bizim Avrupa Birliği ile yoğun işbirliğimiz,  dünyada yaşanan demokratikleşme süreci artık tecavüze dayalı politikayı kabul etmiyor ve onu inkar ediyor. Azerbaycan'ın politikası ve konumu sadece ve sadece uluslararası hukuk normlarına  dayanmaktadır. O da şu ki, her ülkenin, aynı zamandaAzerbaycan'ın toprak bütünlüğü mutlaka  dokunulmaz olsun. Ben kuşku duymuyorum, yapılan çalışmalar, yaptığımız siyaset sonucunda,  diplomatik çapalarımızın sonucunda, aynı zamandaAzerbaycan'ın ekonomik potansiyelinin  güçlenmesi sonucunda biz bu sorunun görüşmeler,barışçıl adil çözümüne başaracağız. Biz bunu umuyoruz.
Barış görüşmelerinin potansiyeli henüz bitmemiştir. Eğer barış görüşmelerine ümit varsa,biz   bu umudu  sonuna kadar deneyelim ve çalışalım ki, bunu başaralım. Ancak, aynı zamanda ekonomik  potensialımızı,  aynı zamanda askeri potensialımızı güçlendirmeliyiz ve bu yönde çalışmalar yapılıyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in başkanlığında mültecilerin ve zorunlu göçmenlerin sorunlarının çözümü için toplantıdakı konuşmasından
Bakü
22 Haziran 2005... 

...Biz barış sürecine sadık kalırız. Halen umuyoruz ki, bu konuyu uluslararası hukukun norma ve ilkelerine uygun olarak çözebiliriz. Bu, Azerbaycan için en önemli konudur ve bu yüzden de Azerbaycan  görüşmelerde yer alıyor. Bu görüşmeler AGİT Minsk Grubu aracılığıyla gerçekleştirilir.  Bu grubun  eşbaşkanları Fransa, Amerika ve Rusya'dır. Bu sorunun esası separatizmdir.  Yani, Azerbaycan'ın  topraklarını ondan koparıp Ermenistan'a bağlamak istiyorlar. 1980'lerin sonları - 1990'lı yılların  başlarında Ermenistan silahlı kuvvetleriAzerbaycan topraklarını işgal etmiştir ...
... Dağlık Karabağ'ın  merkezi Hankendi denilen şehirdir.  Bu, "Han'ın kendi" demektir. Sovyetler  zamanında bu şehrin adını değiştirip Stepanakert koymuşlardır, Bolşevik Stepan Şaumyanın adını taşıyan bir şehir olmuştur. O da Ermenidir. Yine söylüyorum, tarihsel açıdan bu yer hiçbir zaman  Ermenistan'a ait olmamış ve Ermeniler burada yaşamamışlardır. Onlar buraya köçürülmüşler  ve  sonraları yerlerin, tarihi anıtların adını değişmişler. Daha sonra, onlar  çoğunlukta ve sonra  separatizmə  can attılar. Bu separatizm meyilleri Sovyetler Birliği'nin diğer bölgelerinde de oluştu ...... Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. Biz Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermenileremümkün olan en yüksek özerklik statüsü vermeye hazırız ...
Artık biz XXI yüzyılda yaşıyoruz. Bu nedenle elbette ki, uluslararası kamuoyu bu alanda daha aktif rol oynamalı. Bazen bize diyorlar ki, gelin, iki ülke kendi aranızda razılaşın. Yok, bu yol çalışmıyor.  Biz meseleye net açıklık getirmeliyiz - ne baş verip,  tecavüze  birinci kim başlayıp,  kim kimin  toprağını istila edip, kim etnik temizlik politikası aparıpdır. Sonra çok açıkça sonucu dikkate alarak, sorunun uluslararası ilkeler temelinde çözümünün yolunu bulmalıyız. Ben düşünüyorum ki, biz bu yolla ileriye gidebiliriz.
Japonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde düzenlenen görüşmedeki konuşmasından
Tokyo şehri,
8 mart 2006

.. Bizim topraklarımızın yüzde 20'si işgal altındadır. Ermenistan Azerbaycanlılara karşı etnik temizlik politikası yapmıştır. Biz bu işgale son vermek istiyoruz, ona göre görüşmeler sürecinde yer alıyoruz.  Bildiğiniz gibi, görüşmeler süreci artık yeni formatta yapılır ve bu format adaleti yansıtır. Azerbaycan'ın milli çıkarlarını yansıtıyor ve ülkemizin toprak bütünlüğünün restorasyonu için gerekli  zemin yaratıyor. Azerbaycan kendi toprak bütünlüğünü yeniden etmelidir. Biz bunu barış yoluyla, görüşmeler yoluyla  istiyoruz. Biz savaş istemiyoruz. Ancak aynı zamanda, askeri potensialımızı da güçlendireceği ve bunu da yapıyoruz. Bu, bizim egemen hakkımızdır ...
Zaqatala sınır birliğinin heyeti ile görüşmede Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'inkonuşmasının
Zaqatala,
12 Nisan 2006

… Bizim bir numaralı sorunumuz var. Tüm halkımızı, bizim hepimizi rahatsız eden Azerbaycan topraklarının işgal altında kalmasıdır. Gerçi, görüşmeler uzun yıllardır gidiyor, biz ciddi ilerleme  görmüyoruz. Ermenistan'ın yapıcı samimi, yapıcı olmayan siyaseti sonucunda biz anlaşmaya  gerçekleştiremiyoruz. Bunu artık tüm dünya kamuoyu görüyor ve bu konuyla doğrudan ilgilenen  AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları da görmemiş değildir.
Azerbaycan'ın tutumu uluslararası hukuk ilkelerine dayanır ve bizim bu politikamız tam olarak tüm dünya kamuoyu tarafından, hem uluslararası örgütler çerçevesinde, hem de ikili ilişkilerde  destekleniyor.  Son  dört yıla yakın sürede benim dünyanın çeşitli ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları ile çok sayıda  görüşlerim oldu. Bizim her ülke ile imzaladığımız belgede Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü  tanınıyor  ve destekleniyor. Bu onu gösteriyor ki, tüm uluslararası kamuoyu, dünyanın siyasi eliti bu sorunun  Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkeleri temelinde  çözülmesini mümkün sayıyor.  
Hiçbir zaman Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü bozula bilmez. Dağlık Karabağ'a hiçbir zaman bağımsızlık verilmeyecektir. Eğer dünya kamuoyu 1990'lı yılların ortalarında, - o zaman Azerbaycan  ekonomik ve siyasi açıdan o kadar da güçlü değildi, - Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını  tanımayıbsa,  bugünkü durumda, Azerbaycan'da güçlü bir devlet kurulduğu bir dönemde, bunu tanımayacaktır. Dağlık Karabağ hiçbir zaman Ermenistan'a birleşe bilmez. Bunu Ermenistan ve Dağlık Karabağ ne kadar çabuk başa düşseler, onlar için bir o kadar da iyidir.  Onlar hesap  ediyorlar ki,  zaman uzatmakla,  görüşmeleri yapay şekilde gecitmekle ne ise elde edeceklerdir. Hayır! Belki de bu, herhangi siyasetçiler  için, onların siyasi kariyeri için elverişli olabilir.  Ama inanmıyorum  ki, bu,  Ermenistan devletinin  çıkarlarına hizmet göstersin. Çünkü zaman geçtikçe, bizim konumumuz güçlenir.
Haydar Aliyev adına Azerbaycan Yüksek Askeri Okulu'nun mezun törenindeki çıkışından
Bakü,
22 Haziran 2007 

... Dağlık Karabağ'ın sınırları içinde tarihsel hep Azerbaycan halkının temsilcileri yaşamıştır.1828 yılında yılında bu bölgeye Ermeni halkının temsilcileri aktarılmış, sonradan orada çoğunlukta ve bu, bölücülük  tazahurlerinin başlanmasına katkı vermiştir. Bugün Dağlık Karabağ rejimi hiç kimse tarafından  tanınmamıştır.  O, aslında, kriminal rejimin yönettiği yasadışı, gayri yasal kurumdur. Orada hiçbir kanun işlemiyor, orada uluslararası izleme yapılmaz, orada kriminallaşma, narkotrafik, terörizm gibi çok tehlikeli süreçler gerçekleşir ve bunların hepsi tüm kıta için tehlikedir.  Çünkü, şimdi dünyada,  özellikle Avrupa'da kontrolsüz bölgelerin sayısı o kadar da fazla değildir.
Bu, bütün regionda sabitliyin pozulması sonuçlana bilecek böyük tehlikedir. Uluslararası hukuk normları açısından BM Güvenlik Konseyi Ermeni silahlı kuvvetlerinin bizim  araziden  çıkarılmasını  gerektiren dört karar kabul etmiştir, fakat onlara amel edilmiyor. Geçenlerde BM Genel  Meclisi işgal güçlerinin ərazimizdən çıkarılmasını gerektiren yeni karar kabuletmiştir ...
Taras Şevçenko adına Kiev Milli Üniversitesi fahri doktora diplomunun takdimatındakı  konuşmasından
Kiev şehri,
24 Mayıs 2008 tarihli

.. Azerbaycan bölgede güvenliğin, istikrarın sağlanmasında ve uluslararası işbirliğinin gelişmesinde önemli rol oynuyor. Fakat artık 20 yıldır, Azerbaycan Ermenistan'ın askeri saldırısına maruz kalmıştır.  Ermenistan Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmiş ve burada etnik temizlik politikası yapmıştır.  Sonuçta ülkede 1 milyondan fazla mülteci ve zorunlu göçmen oluşmuştur. Dünya birliği ve uluslararası örgütler Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanıyor ve sorunun ülkemizin toprak bütünlüğü çerçevesinde, uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak adil şekilde çözümünün yanadır. Münakaşa ile ilgili BM Güvenlik Konseyi'nin 4 kararı, AGİT, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, NATO ve diğer uluslararası kuruluşların ilgili karar ve bildirileri var. Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu sadece Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde, uluslararası hukuk ilkelerine uygun çözümlenmelidir.
Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyasın adına Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve eşinin onuruna verilen ziyafətdeki konuşmasından
Atina şehri,
17 Şubat, 2009 yılı

... Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde birçok tarihi ve dini anıtlar mevcuttur ve onlar da devlet tarafından korunur. Ancak Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısı sonucunda işgal edilmiş topraklarda biz kendi tarihi  irsimizi koruya bilmiyoruz. Çünkü bizim topraklarımız Ermeni işgali altındadır. Bu tecavüz ve etnik temizlik  politikası sonucunda bizim erazimizin yüzde 20'si işgal altına düşüp ve bir milyondan fazla  soydaşımız mülteci-göçmen durumunda yaşıyor. Bununla beraber, orada bütün tarihi  abidelerimiz  Ermeniler tarafından yıkılmış.  Tün muzelerimiz  talan edilip,  tüm dini mabetlerimiz,  camilerimiz  yıkıldı.  Bunu aynı zamanda, uluslararası gözlemciler de vurguluyorlar. 2005 yılında  AGİT  fakt araşdırıcı misyonunun Dağlık Karabağ ve işgal altındaki diğer bölgelere ziyareti sırasında hazırlanan raporda bütün bunlar gösterilir. Gösterilip ki, Ermenistan tarafından her şey yıkıldı.  Yani şu Ermeni  vandalizminin sonuçları, budur saldırgan işgalci siyasetin sonucu. Şüphe yok ki, topraklarımız  işgal  altından çıktıktan sonra biz bütün tarihi  abidelerimizi geri alacağiz. Bütün şehirleri yeniden yapacağız,  bütün binaları tikecez. Ancak bunu yapmak için anlaşmazlığa son verilmelidir. Ermenistan-Azerbaycan,  Dağlık Karabağ sorunu bitmeli. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü olunmalı ve bizim vatandaşlarımız kendi topraklarına dönmelidir ... 
"Bakü-İslam kültürünün başkenti-2009" kültür yılının açılışında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'inkonuşmasının
Bakü
18 Şubat 2009 yılı 

... Biz tüm imkanlardan kullanıyoruz ki, bu konuyu adil, uluslararası hukuk ilkelerine uygun şekilde  çözelim. Hem ekonomik imkanlarımızı, hem de diplomatik çabalarımızı artırıyoruz. Aynı zamanda,  askeri gücümüzü artırıyoruz ve geçen yıl Azerbaycan'da yapılan askeri geçit bizim ne kadar güçlü  ordu potansiyeline sahip olduğumuzu tüm dünyaya kanıtladı.  Biz çalışıyoruz ki,  mesele barışçıl  çözüm bulsun. Ancak, aynı zamanda, konu adil çözümlenmelidir, uluslararası hukuk ilkelerine uygun şekilde, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde  çözüm yapılmalıdır.  Dağlık Karabağ  rejimine hiçbir zaman bağımsızlık verilmeyecektir.  Azerbaycan kendi  topraklarının kaybedilmesi  ile asla kabullenmeyecektir ...
Nevruz bayramı nedeniyle halk şöleninde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konuşmasının
Bakü
20 Mart 2009 yılı

…. Biz çalışıyoruz ve çalışacağız ki, sorunu müzakere yoluyla çözelim. Ancak 15 yıl içinde -ateşkes rejimi baglanandan sonra yapılan görüşmeler hiçbir sonuç vermiyor. Bu durumda tabii ki, biz ordumuzun gücüne güvenmeliyiz. İşte bu amaçla son yıllarda devamlı olarak  ordu potansiyelinin güçlendirilmesi için pratik önlemler tamamlanmış durumda. Bugün bizim ordumuz  bölgedeki en güçlü ordudur. Azerbaycan'da herhangi vazifeyi yapmaya kadir olan silahlı birlikler faaliyet göstermektedir ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün restorasyonu için biz gereken halde  askeri  güçten de kullanabiliriz. Bu, bizim egemen hakkımız. Uluslararası hukuk kuralları da bize bu imkanı verir.
Savunma Bakanlığı, Devlet Sınır Servisi ve İç Qoşunların birleşme ve bölümlerinin ortak operasyon-taktik öğretisinde Cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetler Ali Baş Komutan İlham Aliyev'in konuşması
Bakü
24 Haziran 2009 

.. 1918 yılında Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, ikinci gün Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti karar kabul etmiştir ki,  Erivan şehri başkent amacıyla Ermenistan'a  verilsin.  Erivan  şehri Azerilerin yaşadığı Erivan xanlığının kentiydi. Tarihe gelince, bu böyledir. Onlar artık Azerbaycan  topraklarında kendi devletini kurmuşlardı. Bizim topraklarda  yeniden diğer  Ermeni  devleti  olamaz. Azerbaycan bununla hiçbir zaman razılaşmayacaq ve bu, hiçbir zaman baş vermez. Ermeni tarafı bunu ne kadar çabuk başadüşerse, bu, hem onlar hem de bizim için o kadar iyi olur. Böylece, mesele kısa sürede çözüm olunur. Sonra Kafkasya'da barış kurulabilir. Çünkü Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü olmadan, bölgede herhangi bir teşebbüs veya siyasi  içerikli proje  gerçekleştirilemez.  Dağlık Karabağ sorununu bölgede genel gelişim veya yeni ilişkilerin  kurulması  konusundan oradan çıkarmak amacı ile yapılan tüm girişimler abestir. Bu, baş tutmayacaktır. Çünkü bu, temel sorun ve temel engel ortadan kaldırılmalıdır.Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden  yapmaya tam hakkı vardır ...
Estonya Dışişleri Bakanlığında konuşmasından 
Tallin kenti,
7 Nisan, 2010 yılı


... Bir daha söylemek isterim ki, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü asla tartışma konusu olmamıştır ve  olmayacaktır.  Bizim tutumumuz hem uluslararası hukuk normlarına, hem de tarihi adalete ve gerçek  mantığa dayanıyor. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. İşgal altındaki tüm toprakları  Ermenistan'ın  işgalci güçleri çıkarılmalıdır. Ondan sonra barış oluşabilir, tüm iletişim açılabilir.  Bugün Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermeniler ve oraya dönecek,  orada yaşayacak Azeriler  yüksek özerklik statüsü çerçevesinde yaşayacaklar. Onlar bir Azerbaycan devleti çerçevesinde  yaşamalıdırlar.  Yani ki, ne bugün, ne gelecekte Dağlık Karabağ'ı  Azerbaycan'dan  ayırabilecek  mekanizma yoktur. Görüşmelerde bu, apaçık gösterilir. Bu durumda, bir daha söylemek istiyorum, son teklifler anlaşmanın hazırlanması için temel olabilir.
Ancak buna rağmen, Ermenistan'ın konumu bir daha onu gösteriyor ki,  Ermenistan tarafı barış istemiyor. Onlar sadece, status-kvo durumunu maksimum, ne kadar mümkünse uzatmak istiyorlar. İşgal altındaki topraklardan çıkmak istemiyorlar. Bu işgali sürdürmek istiyorlar. Kendilerinin görüşmelere guya ki,  sadık olduklarını göstermek için çaba sarf ederler. Sadece çalışırlar ki, bu görüşmeler süreci daha da uzasın ve bir tür permanent, ebedi karakter alsın ...
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Savunma Bakanlığı'nda ordu yapılanması meselelerine ilişkin toplantıda konuşmasının
Bakü
23 Nisan 2010 yılı

... Bildiğiniz gibi, geçenlerde İslam Konferansı Örgütü Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu  ile ilgili çok olumlu ve tutarlı faktlarla zengin olan kararlar kabul etti. Bu kararlar Azerbaycan'ın tutumunu,  yani hak adaleti tam olarak destekliyor. Bir hafta önce Avrupa Parlamentosu tarafından bu konuda kabul edilmiş karar yine de uluslararası hukuk normlarına dayanmaktadır ve orada  Ermenistan  aqressor, yani saldırgan devlet olarak tanımlanmıştır. Açık gösteriliyor ki, güç uygulamakla  hiçbir  ülkenin sınırlarını bozmak, status-kvo ile barışmak mümkün değildir. Açık gösteriliyor ki, bu durum - ne barış, ne savaş devam edemez, Azerbaycan toprakları saldırganlardan kurtarılmalıdır ...
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 28 Mayıs - Cumhuriyet Gününe ilişkin resmi kabulde konuşmasından
Bakü
27 Mayıs 2010 yılı

... Biliyorsunuz, uzun yıllardır, Ermenistan ile Azerbaycan arasında bu yönde görüşmeler yapılıyor.  Görüşmelerin yapılmasında aracılar kendi rolünü oynuyor. Ancak buna rağmen, konu bugüne kadar  çözüm  tapmayıb. Gerçi, bizim konumumuzu, hak-adalet konumunu güçlendiren uluslararası örgütlerin  kararları, bildirileri var. Demek oluyor ki, dünyanın bütün örgütleri, önde gelen kurumlar bu konuda  kendi kararlarını vermişlerdir. Ancak işgal devleti bu kararlara, bu kararlara önem vermir. Bu durumda  Azerbaycan'ın karşısına yeni görevler çıkıyor. Ya görüşmeleri sürdürmek, - biz buna hazırız, ancak o şartla ki, görüşmelerin sonucu olsun, - ya da ki, başka yolu seçmek. Biz her seçeneğe hazır olmalıyız ve son yıllarda defalarca verdiğim açıklamalar bunu bir kez daha göstermektedir.
Biz sorunun çözümünün askeri yolla mümkün olmasını hiçbir zaman inkar etmedik.Gerçi biz barış görüşmelerden yanayız ve 20 yıldır, barış görüşmeleri yapılıyor. Azerbaycan bu görüşmelerde çok yapıcı bir tutum sergiliyor. Bunun sonucu yoktur. Ne zamana kadarAzerbaycan halkı beklemelidir? Ne zamana  kadar biz beklemeliyiz ki, hak geri dönsün? Madem, Ermenistan tarafı uluslararası hukuk normlarına  önem koymuyor, uluslararası örgütlerin kararlarına riayet etmiyor Azerbaycan halkının sabrı sınırsız değil ...
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Silahlı Kuvvetler ortak operasyon-taktik  öğretisinde askerler karşısında konuşmasından
24 Haziran 2010 yılı

... Biz bölgesel güvenlik meselelerine özel dikkat ediyoruz. En büyük sorunlardan, en büyük sıkıntılardan  ve aslında en büyük hedelerden biri bu bölgede ne harp, ne barış durumudur, Ermenistan-Azerbaycan,  Dağlık Karabağ sorunudur. Uzun süredir Azerbaycan toprakları işgal altındadır.  Ermenistan  Azerbaycanlılara karşı etnik temizlik politikasını hayata geçirip ve bunun sonucunda bir milyondan fazla Azerbaycanlı topraklarında mülteci ve zorunlu göçmen olarak yaşamaya mecbur oldu. Azerbaycan'ın uluslararası düzeyde tanınmış toprakları işgal altındadır. Heyhat ki, artık iki onillikdir ki, bu durum  devam  ediyor. Dağlık Karabağ sorunu sadece en büyük haksızlık, aynı zamanda  bölgesel  güvenliğe,  istikrara büyük tehditdir ...
Son dönemlerde AGİT Minsk Grubu eşbaşkan ülkelerinin liderlerinin verdikleri bildiri bizi motive ediyor.  Fransa, Rusya Federasyonu, ABD başkanları ifade etmişlerdir, status-kvo değiştirilmelidir,  bu, bulundurulamaz. Aslında bu, bizim başkan Barrozu ile görüşmemiz sırasında da özellikle  kaydedildi ki, status-kvo değiştirilmelidir. Status-kvonun değiştirilmesi ise kendi növbesinde artık işgal altındaki toprakların kurtarılması demektir. Biz bundan yanayız, biz buna çalışıyoruz.  Ermenistan  ise tersine, status-kvonu mümkün olduğunca uzun sürede tutmaya çalışıyor. Şimdi ise eğer status-kvonun  değiştirilmesinden söz gidiyorsa, Azerbaycan'ın işgal altındaki  topraklarının  kurtarılması  ve barışın  olunması vaktidir, bu arada artık yetişip.
Brüksel'de Krans Montana forumunun resmi açılış törenindeki konuşmasından
Brüksel kenti,
23 Haziran 2011  

... Siz, dünyada yaşayan Azeriler iyi biliyorsunuz ki, Dağlık Karabağ ezeli ve tarihi Azerbaycan  toprağıdır. Yüzyıllar boyunca halkımız o topraklarda yaşamıştır, yaratmıştır. Ermeniler  bölgeye  konuk olarak gelmişlerdir. Biz onların Dağlık Karabağ'a gelmeyinin geçmişini de iyi biliyoruz.  Vaktiyle  1978 yılında Ermeniler tarafından Dağlık Karabağ'da onların Dağlık Karabağ'a  aktarılmasını  yansıtan anıt dikilmiştir. Savaşın ilk yıllarında Ermeniler o anıtı dağıtmışlar. Ancak tarihi değiştirmek  mümkün değildir.
Tarih tarihtir. 1978 yılında Karabağ'da yerleşimlerinin 150 yıldönümünü kutlayan Ermeniler iyi biliyorlar ki, onlar bu topraklara misafir olarak gelmişlerdir. Bırakın Dağlık Karabağ, bugünkü Ermenistan tarihi Azerbaycan topraklarında oluşmuş. Erivan Hanlığı, Zengezur ilçesi bizim tarihi arazimiz.  Haritaya baktığımızda, bir zamanlar Zengezuru Azerbaycan'dan ayırıp Ermenistan'a vermek sonucunda büyük Türk dünyası coğrafi olarak parçalandı. Yani, Zengezurun Ermenistan'a verilmesinin çok büyük olumsuz anlamı vardı. Biz şimdi iddia etmiyoruz ki, bu topraklar Azerbaycan'a birleşsin. Oysa her bir Azerbaycanlı, her vatandaş, her çocuk kendi tarihini bilmelidir. Bilmelidir ki, bu bölgeler  tarihi  Azerbaycan topraklarıdır. Meselenin çözümü için, elbette, tüm faktörler gözden geçirilmelidir.  Tarih bellidir.  Bu bizim toprağımız, sadece Dağlık Karabağ ve diğer bölgeler. Uluslararası hukuk kuralları tam olarak bizim pozisyonumuzu savunuyor. Minsk Grubu eşbaşkan ülkelerinin devlet başkanlarının yaptığı açıklamada da Helsinki Nihai ilişkin referans edilir. Helsinki Nihai Aktında  açık gösteriliyor ki, toprak bütünlüğü ilkeleri halkların kendi kaderini belirlemek ilkeleri ile çelişmemelidir. Böylece, hukuken de tutumumuz güçlüdür ...
Dünya Azerbaycanlılarının III kurultayında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konuşması
05 Temmuz 2011

... Ülke önündeki en önemli görev Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözüm  olunmasıdır.   Topraklarımız işgal altındadır. Bu adaletsizlik maalesef, uzun yıllardır hüküm sürüyor.  Gerçi, bütün uluslararası hukuk kuralları, tarihi gerçeklik bizim pozisyonumuzu destekliyor. Hepimiz iyi biliyoruz ki, Dağlık Karabağ tarihi Azerbaycan toprağıdır. Siyasi ilişkiler ve bölgedeki siyasi çekilir de Azerbaycan'ın üstünlüğünü açık şekilde kanıtlıyor.  Ekonomik üstünlük, askeri üstünlük. Bütün yönlerden Ermenistan'dan üstünüz. Burada denildiği gibi, din adamları bunu kaydettiler, bizim işimiz hak işidir. Biz hiç kimsenin toprağını istila etmedik, hiç kimsenin  toprağında gözümüz yok. Gerçi, bugünkü Ermenistan tarihi Azerbaycan topraklarında  yaranıbdır.  Bu  bizim hakkımız ulaşır. Buna bizim gücümüz de yetiyor. Sadece biz istiyoruz ki, bu konu kan dökülmeden,  barış yoluyla, görüşmeler yoluyla çözüm bulsun. Ancak aynı zamanda, kendi  ilkesel  konumumuzdan bir adım geri atmayacağız. Bizim tutumumuz bir kez daha söylemek isterim ki,  hem  tarihi gerçeğe, hem uluslararası hukuk normlarına dayanmaktadır. Dağlık Karabağ tarihi,  ezeli  Azerbaycan toprağıdır ve hukuken de Azerbaycan toprağıdır. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü tüm dünya tarafından tanınıyor ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü Dağlık Karabağ dahil olmak koşulu ile düzeltilmelidir ...
Kutsal Ramazan ayı münasebetiyle düzenlenen iftar töreninde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in konuşması
12 Ağustos 2011 

... Biz çalışıyoruz ki, toprak bütünlüğümüzü kan dökülmeden geri edelim. Bu amaçla görüşmeler yapılıyor.  Henüz, bu görüşmelerin hiçbir sonucu olmamıştır. Ancak bununla beraber, toprak bütünlüğümüzü her yolla, aynı zamanda askeri yönden çözmek bizim egemen hakkına.  Bu hakkı  bize Birleşmiş Milletler Şartı verir. Her devlet kendini savunmak için tüm imkanlarını kullanabilir  ve etmelidir. O yüzden biz askeri gücümüzün artırılmasına ek malzeme ayıracağız.  Askeri kapasite  güçlendirilmesi için ek tedbirler alacağız. Elbette ki,yapılan tüm bu tedbirlerle birlikte, savaş hazırlığı,  ruh yüksekliği savaş meydanında kendi sözünü demelidir ve der ...
... Bugünkü bağımsız Azerbaycan devleti dünyada büyük saygı,  reğbetle karşılanıyor. Tarafdaşlarımızın  sayısı artıyor,  uluslararası  konumumuz güçleniyor.  Dünya  kamuoyu  bize inanıyor. Geçen yılın sonunda biz BM Güvenlik Konseyi'ne üye seçilmiş.  155 ülke bizi destekledi.  Ermenistan  ise  korkakcasına o mücadeleden çıktı. Çünkü biliyordu ki, onları belki de hiç 10-20 ülke desteklemez.  Bu, şunu gösteriyor ki, bizim siyasi gücümüz nedir.
Biz ordu kuruculuğuna daima dikkat gösteriyoruz, malzeme ayırıyoruz. Geçirilen askeri paradlar  bizim gücümüzü gösteriyor. Toprak bütünlüğümüzü onarmak için tüm olanaklar vardır. Bunu biz de biliyoruz, düşman da, bu konuyla uğraşan aracılar da bilirler. Barışı elde etmek için bir şart vardır:  Ermenistan'ın işgalci güçleri topraklarımızdan kendi keyifleri ile def olmalıdır. Henüz geç kalmış sayılmazlar.
Cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetler Ali Baş Komutan İlham Aliyev'in "N" sayılı askeri bölümünün harbçileri ile görüşündeki konuşmasından
21 Ocak 2012


...Tüm dünya Dağlık Karabağ`ı Azerbaycan`ın ayrılmaz parçası gibi tanır. Hiç bir ülke, - Ermenistan da dahil olmakla, - Dağlık Karabağ`ın bağımsızlığını tanımıyor. Bu da doğaldır, çünki Dağlık Karabağ Azerbaycan`ın merkezinde, ortasında bulunur. Hiç sovyet döneminde de Dağlık Karabağ`ın idari hudut bölgesi Ermenistan Cumhuriyeti idari hudut bölgesi ile bir değildir. Yani, o, Azerbaycan`ın merkezinde yerleşen küçük bir eyalet idi.
Uluslararası hukuk topraklarımızın işgalden kurtarılmasını, tüm mültecilerin kendi anavatanlarına geri dörmelerini talep ediyor.  . Ona göre uluslararası hukuk normları restore edilmelidir. Bizim tüm mültecilerimiz kendi anavatanlarına geri dörmelidirler.
Dağlık Karabağ`da yaşayan ermeniler ise onlar orada nasıl yaşamışlarsa, öyle de yaşayacaklar. Bizim buna itirazımız yok. Bu, dünyada kabul görmüş güzel deneyimdir. Her bir ülkede, tabi ki, Ermenistan dışında, türlü halklar yaşıyor, Türkiye`de, Azerbaycan`da, velhasıl, dünyanın bazı ülkelerinde. Ermenistan monodevlettir, orada ermeniler dışında heç kim yaşamıyor, çünkü yaşayamıyor, onlar diğer milleti yaşatmırlar.
Ona göre Azerbaycan çokuluslu devlet gibi, tabi ki, orada yaşayan ermenilere de ortam sağlayacak, yardım edecektir ve onlar gelecekte Azerbaycan devletinin vatandaşları gibi tüm hakları kullanacaklar.
Eğer Ermenistan gerçekliği ve Azerbaycan`ın lehine değişen durumu göz önünde bulundurarsa, onda doğru karar kabul edecek, işgal edilmiş topraklardan çekilecek, ondan sonra barış sağlanacak, tüm yollar açılacak, tüm ülkeler, özellikle Kafkasya`da ve bizim coğrafyamızda bulunan ülkeler bir–biri ile sıkı ilişkide olacaktır. Bizim talebimiz bundan oluşmaktatır. Bizim Ermenistan`ın bir karış torpağında gözümüz yok. Her ne kadar oralar da tarihi Azerbaycan topraklarıdır. Erivan hanlığı, Zengezur eyaleti, Göyçe eyaleti bizim topraklarımızdır ve Ermenistan bu topraklarda devlet kurmuş. Azerbaycan torpağında ikinci ermeni devletinin kurulmasına biz hiç bir zaman müsade etmeyeceğiz. Bir kez söylemek istiyorum ki, eğer Ermenistan şu anki gerçekliği ve Azerbaycan`ın yükselen siyasal çekisini, ekonomik gücünü göz önünde bulundurarsa, doğru adım atsa, işgal edilmiş toprakları terk etse, o zaman bugün Dağlık Karabağ`da yaşayan ermenilere de hizmet etmiş olar. Eğer bunu anlamazsa ve işgalçı siyasetini devam ettirirse, o zaman Ermenistan için, Dağlık Karabağ için sonuçlar çok acı olabilir.
Yani, biz burada uluslararası hukuk dışında bir çözüm göremiyoruz. Azerbaycan devleti ve Azerbaycan halkı hiç bir zaman Dağlık Karabağ`a bağımsızlık vermeyecektir. Ermenistan bunu ne kadar çabuk anlarsa, o kadar iyi olacak. Ermenistan aslında mevkisinden geri çekilmelidir. Onların amacı Dağlık Karabağ`ı bağımsız ülke gibi görmektir. Ancak bu, mümkün olmayacaktır. Çünkü Azerbaycan`ın rızası olmadan bu, olamaz. Biz ise buna hiçbir zaman rıza gösteremeğiz. Ona göre, eğer Ermenistan bu mevkisinden geri çekilirse, o zaman biz çok geçmeden sorunun çözümünü başarabiliriz. O zaman ermenilerin Dağlık Karabağ`da yaşaması, yani normal yaşaması, güvenilir ortamda yaşaması mümkün olacaktır.
Şimdi onlar tehlike içinde yaşıyorlar. Biz bunu biliyoruz. İnsanlar hep tehlike içinde yaşayamazlar. Çünkü onlar da güzel biliyorlar ki, bugün Azerbaycan Ordusu Dağlık Karabağ`da kendi egemenliğini kolya bir şekilde sağlayabilir, kolayca! Sadece biz kan akıtılmasını istemiyoruz, yeniden savaş başlamasını istemiyoruz. Biz bunun barış yolu ile, konuşarak çözülmesi için gayret ediyoruz. Kim yeniden savaşın başlamasını ister ki?! Ancak biz bu duruma da razı olamayız. Genellikle, bu durum çok devam edemez.
Eğer dikkat ederseniz, Minsk Grubu`nun eşbaşkan ülkelerinin cumhurbaşkanları ve dışişleri bakanları beyanatlar vermişler ki, statüko kabuledilmezidir, statüko değişilmelidir. Bu beyanatları onlar sadece geçen yıldan vermişler. Neden? Çünkü her kez statüko`nun şöyle kalmayacağını iyi anlıyor. Günden-güne güçlenen Azerbaycan ve günden-güne zayıflayan, fakir düşen Ermenistan. Nası olabilir ki, bizim topraklarımız işgal altında kalsın? Mümkün değildir. Her gün, her ay, her yıl Azerbaycan nüfusu çoğalıyor, Ermenistan nüfusu azalıyor. Yani, yine de tekrar söylüyorum, ermeni başkanlığı bu sorunu gerçekçi açıdan ele almalıdır. Hiç değilse, beş yıl, on yıl öncesi hakkında bilgi edinmelidir ki, baksın, burada beş yıldan, on yıldan sonra güçler oranı nasıl olacaktır?! Azerbaycan devleti hiç bir zaman bu duruma razı olmayacaktır. Azerbaycan gençleri bu duruma razı olmayacaktır.
Ermenistan`da bazı hallerde yanlış bir görüş vardı ki, soylar değişecek, genç nesil yetişecek, onlar hiç Karabağ`da olmamışlar, onlar Karabağ`a geri dönmek istemeyecekler. Bu, tamamen yanlış bir düşüncedir. Belki bu, ermenilere özgü olan bir özelliktir, amma Azerbaycan halkının tarihi yaddaşı vardır. Bakü`de, çadır kampüsünde doğulan, Karabağ`dan olan her bir genç Karabağ`a geri dönmek umudu ile yaşıyor. Karabağ hiç bir zaman unutulamaz, hiç bir zaman! Ona göre, eninde-sonunda biz kendi toprak bütünlüğümüzü temin edeceğiz. Buna benim hiç kuşkum yok. Sadece, ben bunun tez birzamanda olmasını istiyorum ve eğer mümkündürse, kan tökülmeden olsun.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev`in Türkiye`nin TRT televizyon kanalına  yaptığı röportajından
Bakü şehri
29 şubat 2012 yılı

... Silahlı çatışmalara maruz kalan yerlerde, özellikle de yabancı askeri işgal altında bulunan topraklarda terör ile ilgili mekanda olanlar arasında bir kural olarak anlaşma yapılmasına ortamlar biçimlenir. Azerbaycan çeşitli yollarla teröre maruz kalmıştır. Azerbaycan dışarıdan düzenlenen terör faaliyetlerinin doğrudan hedefi haline gelmiştir. Ermenistan Cumhuriyeti Azerbaycan'ın sivil nüfusu ve altyapısına karşı onlarla saldırıları türetmiştir. Bunun sonucunda 2 binden fazla Azerbaycanlı hayatını kaybetmiştir. Ermenistan kendi güç yapılarının doğrudan katılımıyla hazırladığı bu terör işlemlerini uluslararası terör gruplarını kullanarak işlemiştir. Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun etkin Projesinde Ermenistan etnik temizlemeyi sağlamak için askeri saldırıyla birlikte, sivil nüfusa karşı yaygın olarak saldırıları da yapmıştır. Bu vahşet eylemleri 1992 yılının Şubat ayında Hocalı nüfusunun yok edilmesi ile doruk noktasına ulaştı. O sırada 613 masum insan, aynı zamanda kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kendi hayatlarına veda etmiştir. Yüzden fazla kadın, altmışüç çocuk katledildi. Ermenistan, ayrıca çatışma bölgesinden uzak mesafede de sosyal ulaşımda ve önemli altyapı yerlerinde, 1994 yılında Bakü metrosunda bomba patlaması ve diğer işler gibi terör işlemlerini türeterek, sivil nüfusa karşı mücadele etti ....
BMT Güvenlik Konseyi toplantısında İlham Aliyev'in konuşması
New - York şehri
04 mayis 2012

... Ülkemizin temel görevi Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümüdür. Ne yazık ki, bu yönde hiç bir sonuç yoktur. Ermenistan yıllardır, uluslararası hukuku kabaca ihlal ediyor, uluslararası hukuk kurallarına uymuyor. Dünyanın saygın, öncü uluslararası kuruluşlarının kararlarını önemsemiyor, dikkate almıyor. Ne savaş, ne barış durumu devam ediyor. Savaş henüz bitmemiş. Savaşın birinci dönemi sona erdi. Hepimiz dua ederiz ki, savaşın ikinci dönemi başlamasın. Ancak bunu başarmak için Ermenistan uluslararası hukuk kurallarına uymalı ve işgal edilmiş topraklardan çıkmalıdır ...
... Ermenistan'ın yapıcı olmayan tutumu ve şimdiki durumu oyalamak girişimleri sorunun çözüm bulmasına hala izin vermiyor. Ancak ben bu konuda defalarca düşüncelerimi beyan etmişimdir. Biz her gün, her an çözüme yaklaşıyoruz. Bizi bugüne yaklaştıran faktörler hem siyasi, hem ekonomik ve diğer alanlarla ilgilidir. Siyasi alanda bugün Azerbaycan bölgenin lider devletidir. Bizim yeterince güçlü tutumumuz vardır. Dünya birliğinde büyük desteğimiz vardır. BMT Güvenlik Konseyi`ne seçilmemiz dünya birliğinin bize olan ilgisini gösteriyor ve günümüzde Azerbaycan Güvenlik Konseyi'ne başkanlık yapıyor...
... Çözüm için, tabi ki, tüm diplomatik-siyasi olanakları kullanıyoruz, aynı zamanda, askeri gücümüzü de arttırıyoruz. Bu yönde de büyük adımlar atılmıştır. Sadece onu söylemek yeterlidir ki, günümüzde Azerbaycan'ın askeri harcamaları Ermenistan'ın bütün devlet masraflarından yüzde 50 fazladır. Elbette, hem maddi-teknik tesisatımız büyük ölçüde iyileşiyor, hem de ordumuzun profesyonelliği, savaş yeteneği yükseliyor. Bugün Azerbaycan Ordusu dünya çapında güçlü orduların sırasındadır. Ermənistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için diğer önemli faktörler de vardır ve bu faktörler de Azerbaycan'ın konumunu güçlendiriyor. Ekonomik geleceğimiz. Biz kesinlikle biliyoruz ki, gelecekte bizi neler bekliyor. Çünkü geleceğimizi kendimiz yaratıyoruz. Ermenistan ise geleceğini başka ülkelerden verilen veya verilecek veya verilmeyecek yardımlarla bağlıyor.
28 Mayıs - Cumhuriyet Günü dolayısıyla resmi kabuldeki konuşmasından.
Bakü şehri
25 Mayıs 2012 yılı

. .. Bizim ordumuz bizim kururumuzdur. Bizim ordumuz bağımsızlığımızı şartlandıran faktördür. Biz bundan sonra da orduya, ordu kuruculuğuna, askerlere ilgiyi arttıracağız, bu ilgiyi göstereceğiz.
Bizim önümüzdeki temel görev Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümüdür. Bildiğiniz gibi, Azerbaycan devleti uzun yıllardır bu yönde çalışıyor, çaba gösteriyor. Ancak ne yazık ki, mesele kendi çözümünü bulmuyor ...
... Biz müzakerelerde ilkesel konumumuzu gösteriyoruz. Bu konumdan bir adım geri atmayacağız. Bununla beraber, son yıllarda biz büyük ölçüde güç sahibi olmuşuzdur. Eğer birkaç yıl önce hem askeri, hem ekonomik alanda Ermenistan ile Azerbaycan arasında neredeyse parite vardısa, artık bu pariteyi biz yıktık. Azerbaycan ekonomik açıdan Ermenistan'dan 10 defa güçlü bir ülkedir. Devlet bütçemiz 10 defadan fazladır. Askeri harcamalar 10 defadan fazladır ...
... Tüm dünya Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'ın ayrılmaz parçası olarak tanıyor. Sahte Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını kimse tanımamaktadır. Böylece, uluslararası hukuk açısından Azerbaycan'ın konumu çok sağlamdır. BMT Güvenlik Konseyi'nin 4 kararı Ermenistan işgalci kuvvetlerinin bizim topraklarımızdan koşulsuz çıkarılmasını gerektirir. Diğer uluslararası kuruluşların benzer karar ve bildirileri vardır. Yani, yasal olarak sorun tam açıktır. ...
... Biz bu politika dışına çıkmayacağız. Bundan böyle Azerbaycan Ordusunu güçlendireceğiz. Maddi-teknik tesisat daha da güçlü olacaktır. Silahlar, muhimmatlar, makinalar daha da büyük miktarda alınacaktır. Ordumuzun profesyonelliği daha da arttırılır. Bizde demografik durum çok olumludur. Gittikçe ordumuzun kapasitesinin genişletilmesi meselelerine de dikkat edilecektir. Böylelikle, eminim ki, bundan sonraki yıllarda da Azerbaycan Ordusu gelişecek ve daha da güçlenecektir ...
... Ben hiç şüphe etmiyorum ki, eğer savaşın aktif safhası başlanarsa nasıl ki, Ermenistan siyasi alandan kaçmış, savaş alanından da kaçacaktır. Bizim toprak bütünlüğümüzü yeniden yapma olanaklarımız vardır. Cephe hattındakı son olaylar onu bir daha kanıtladı. Ermenistan'ın tüm tahribatları engellendi. İşgalci güçler hakkıyla cevaplarını aldılar. Azerbaycan askeri, Azerbaycan subayı kendi kahramanlığını gösterdi ve işğalçıyı perişan etti. Artık dünya birliği ve Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü ile uğraşan ülkelerin de, Ermenistan`ın Azerbaycan karşısında duramayacağını anladıklarına eminim….
... Azerbaycan devleti ve Azerbaycan halkı bu işgalı asla kabullenmeyecektir. Biz hiçbir zaman sakin olmayacağız. Bizim için - hem devlet, hem halk için temel görev Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümüdür, Azerbaycan vatandaşlarının işgal edilmiş topraklara geri dönmesidir ...
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Haydar Aliyev namına Azerbaycan Yüksek Askeri Okulu'nda özel birliklerinin eğitim merkezlerinin 2012 sürümüne adanmış törendeki  konuşmasından
Bakü şehri
25 Haziran 2012 yılı

... Bu gün, aynı zamanda, bölgesel güvenlik konuları ile ilgili görüşlerimi paylaşmak isterim. Çünkü bölgesel işbirliği eğilimleri güçleniyor ve bu durumda güvenlik konularına da büyük özen gösterilmelidir. Ne yazık ki, bu alanda durum istediğimiz gibi değildir. Özellikle, Azerbaycan'a gelince, bizim uluslararası birlik tarafından tanınmış arazi bütünlüğümüz uzun yıllardır Ermenistan tarafından ihlal edilmiştir. Ermenistan'ın işgalcı ve etnik temizleme politikası sonucunda topraklarımızın yüzde 20'si hâlâ işgal altındadır, bir milyondan fazla Azerbaycanlı kendi ülkesinde mülteci-göçmen hayatı yaşıyor. Tüm yüksek uluslararası kuruluşlar konuyla ilgili görüşlerini bildirmişlerdir. BMT Güvenlik Konseyi konuyla ilgili ve Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan hiç bir koşul olmaksızın çıkarılmasına ilişkin dört karar kabul etmiştir. Ne yazık ki, bu kararlar uygulanmıyor, işgal bugün de devam ediyor, savaş bugün de devam ediyor ve elbette, bölgede gerilimin yükselmesine neden oluyor. İlk olarak, sorunun nedeni giderilmelidir, işgale son verilmelidir. Ondan sonra bölgede hem istikrar tesis edilecek, hem de ekonomik işbirliği için yeni, güzel bir ortam sağlanacaktır.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün 20 yıllık yıldönümü zirve toplantısındakı konuşmasından
İstanbul şehri
26 Haziran 2012 yılı

... Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü meseleleri asla müzakere konusu olmamıştır ve olmayacaktır. Azerbaycan kendi toprak bütünlüğünü yeniden oluşturacaktır. Bende bu konuda hiçbir şüphe yoktur. Müzakereler sürecinde belli durgunluk vardır. Gerçi, Minsk grubuna eşbaşkanlık yapan ülkelerin başkanları yeni beyanlar vermişler ve status-kvonun kabul edilemez olduğunu bir kez daha teyit etmişlerdir. Şimdilik status-kvoyu değiştiren somut, gerçek adımlar atılmıyor. Ancak bu, kaçınılmazdır. Status-kvo değiştirilmelidir. Hem Minsk Grubu eşbaşkan ülkelerinin devlet başkanları, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Bakü'de olurken, AGİT temsilcileri, diğer uluslararası örgütler ve politikacılar status-kvonun kabul edilemez olduğunu defalarca beyan ediyorlar. Bu, çok değerli bildiridir. Status-kvonun değiştirilmesi işgal edilmiş topraklardan Ermeni işgalci kuvvetlerinin çıkarılması anlamına gelmektedir. Bu işgalci güçler işgal edilmiş topraklardan çıktıkça tabi ki, görüşmeler sürecinde de olumlu faktörler daha da güçlenecek ve bu konu kısa sürede çözümünü bulacaktır. Ancak tüm siyasi ve diplomatik çabalarla birlikte, kuşkusuz ki, biz kendi askeri kudretimizi arttırıyoruz, güçlendiriyoruz. Güçlü ordu kurmuşuz ve kuruyoruz. Güçlü ordu görüşmelerde bizim konumumuzu büyük ölçüde güçlendiriyor ...
... Son dönemde Hocalı katliamını katliam gibi tanıttırmak için biz - hem devlet, hükümet, diplomasimiz, sosyal kurumlar, diaspora kurumlarımız çok büyük işler yapmışız. Bu, çok önemli ve gerekli bir konudur. Artık üç ülke - Kolombiya, Meksika ve Pakistan Hocalı katliamını katliam gibi resmi olarak kabul etmiştir. Eminim ki, bu süreç devam ettirilmelidir ve ettirilecektir. Hem büyükelçiliklerimiz, tabi ki, devlet kurumları, kamu kuruluşları bu konuda kendi çabalarını sürdüreceklerdir. Zamanla Hocalı katliamını katliam olarak tanıyan ülkelerin sayısı daha da artacaktır.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Bakanlar Kurulu toplantısındakı konuşmasından
Bakü şehri
11 Temmuz 2012 yılı


... Dış politikayla ilgili ülke önündeki temel görev, tabi ki, Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü meselesidir. Bu, bizim sadece dış politikada değil, genellikle, ülke önündeki temel görevdir. Azerbaycan bu sorunun çözümü için bütün fırsatları kullanmaktadır ve kullanmalıdır. Diplomatik çabalar güçlendirilmelidir ve güçlendiriliyor. Diğer faktörler de bu sorunun çözümü için kendi görevini yapmalıdır ve bu yönde önemli adımlar atılıyor. Eğer bağımsızlık dönemine dikkat edersek, geçen işbu 20 yıl boyunca Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki farkın, yani uçurumun daha da büyük olduğunu göreriz. Sonraki yıllarda bu fark sadece ve sadece büyüyecek ve Azerbaycan'ın avantajları daha da görünecektir ...
... Diplomatik çabalar devam ettiriliyor. Büyükelçiliklerin bu yönde çalışmaları amaç taşımaktadır. Dünyadaki dostlarımızın, dost ülkelerin sayısı artmaktadır. Uluslararası örgütlerde Dağlık Karabağ konusunda adil, yani, çıkarlarımızı sağlayan kararlar yeteri kadar kabul edilmiştir ...
... Meselenin tarihsel yönü de çok önemlidir. Çünkü uzun yıllar Ermeniler kendi lobi kuruluşları aracılığıyla dünyada böyle bir görüş oluşturmaya çalışıyorlardı ki, Dağlık Karabağ eski Ermeni toprağıdır ve Ermeni halkı yüzyıllar boyunca bu ülkede yaşamıştır. Bunlar tamamen yalan, tahrif edilmiş bilgilerdir. Şu anda biz bu yalanları ifşa etmekle, gerçekleri ortaya koymakla, aynı zamanda, sorunun çözümü için tarihi temeli de sağlam kılıyoruz. Bildiğiniz gibi, Dağlık Karabağ ezeli Azerbaycan toprağıdır. Dağlık Karabağ'ın sınırları içinde bulunan tüm yerleşim noktalarının Toponimleri Azerbaycan kökenlidir. Sadece Dağlık Karabağ değil, aynı zamanda şimdiki Ermenistan toponimlerinin mutlak çoğunluğu Azerbaycan kökenlidir. Yani, halkımız yüzyıllar boyunca bu ülkede yaşamış, üretmiş ve bundan sonra da bu toprakta yaşamalıdır. Biz bunu sağlayacağız ...
... Eğer Ermenistan yönetiminde gerçeği anlayan kişiler henüz mevcutsa,  Azerbaycan ile uzun ve kısa vadeli rekabette onları sadece yenilgi beklediğini anlamalılar. Şu anda eğer onlar görüşmeler masasında olan seçeneğe onay verirlerse ve işgal edilmiş topraklardan ordularını çıkararlarsa, o zaman kendi halkının geleceğini sağlamış olurlar. Çünkü onları gelecekte büyük tehlikeler bekliyor. Dünya değişiyor, bölgede yaşanan olaylar size malumdur. Zaman gelecek ve her bir ülke tek başına kendi çıkarlarını savunmak zorunda kalacaktır ve bu istisnai koşuldur. Azerbaycan buna hazırdır ....
... Biz bölgede lideriz ve bundan sonra konumumuz daha da sağlam olacaktır. Biz asla izin veremeyiz ki, Ermenistan herhangi bir siyasi, ekonomik, enerji, ulaştırma projesine katılsın. Biz onları tecrit ettik, bunu asla saklamıyoruz. Sonralar da tecritetme politikamız devam ettirilmelidir. Bu, kendi meyvesini veriyor. Eğer sorunu barış yoluyla çözmek için bize sürekli mesajlar gönderen ortaklar gerçekten bölgede barış olmasını istiyorlarsa, Ermenistan işgal edilmiş topraklardan çıkmalıdır. Çünkü aksi takdirde meselenin başka yolla çözülmesi istisni koşul değildir. Biz bunu hiçbir zaman istisna etmedik.
Müzakereler sürecinde birkaç kez artık anlaşmaya yakın olduğunu düşünmüştük. Ermenistan'ın zerk-füruş tutumu, yalancı vaatleri bizim anlaşmaya ulaşmamıza izin vermedi. Yani, bizim için sır değildir, Ermenistan meseleyi dondurmaya ve başara bildiği kadar sorunu uzatmaya çalışıyor ....
... Bu yüzden sürekli olarak sorunun barış yoluyla çözülmesi önceliği seslenende bu, Ermenistan'a siz merak etmeyin, barış yoluyla çözülecektir diye yanlış mesaj gönderir. Bu yüzden bu konuyu uzatabilirsiniz. Bu, yanlış yaklaşımdır. Ben defalarca bizim ortaklar bu konuda görüşlerimizi söylemişimdir. Biz de barış istiyoruz, ama bir kez daha söylemek istiyorum ki, öncelikle, vatandaşlarımız işgal edilmiş topraklara dönmelidir.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Diplomatik servis kurumları yöneticilerinin dördüncü toplantısındakı konuşmasından
Bakü şehri
21 Eylül 2012 yılı

... Ermenistan tarafı Dağlık Karabağ bir zamanalar bağımsız devlet olacağını düşünüyor. Bu, bir hayaldir, bu fantezidir, bu, hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Dünya birliği Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan toprağı olarak tanıyor ve tüm önemli uluslararası kuruluşlar belgesinde bu, açıkça belirtilmiştir. Geçenlerde Katılmama Harekatı'nın kararında da - o harekette 120 ülke toplanıyor, yani, dünya birliğinin çoğu, - sorunun toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümü öngörülüyor. Bu yılın Mayıs ayında Chicago'da düzenlenen NATO zirve toplantısında son bildiride yine de sorunun Azerbaycan'ın toprak ve ancak toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümü öngörülüyor. Tabi ki, BMT Güvenlik Konseyi`nin kararlarının vb. Olduğunu biliyorsnuzdur.
Yani, bu, anlamlı yaklaşımdır ve zaman gelecek ve Azerbaycan kendi toprak bütünlüğünü yeniden onaracağına hiç kuşkum yok ...
... Azerbaycan bağımsız bir devlettir, uluslararası kuruluşlarda faaliyet göstermektedir ve önemli uluslararası kuruluşlar Azerbaycan'ın tutumunu savunuyor. BMT, onun Genel Meclisi Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili bizim çıkarlarımıza uygun olan karar kabul etmiştir. BMT Güvenlik Konseyi 4 karar kabul etmiştir. Katılmama Harekatı, yani tam olarak, 120 ülkeyi birleştiriyor, bizim konumumuzu desteklemiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı bizim pozisyonumuzu desteklemiştir. O yüzden biz, yine de söylüyorum, tuttuğumuz yoldan dönmeyeceğiz, Ermenilerin kaldırdığı gürültü hiç bir öneme sahip değildir.
İlham Aliyev'in yeni inşa edilen Gençlik Merkezi'nin açılışındaki konuşmasından
Terter şehri
07 Ekim 2012 yılı

... Dağlık Karabağ ezeli Azerbaycan toprağıdır ve Azerbaycan toprağı gibi dünya kamuoyu tarafından bilinir, bilinecek ve Azerbaycan toprağı gibi tam olarak Azerbaycan devletine entegre edecektir. O yüzden biz öyle yapmalıyız ki, sorunun çözümü tam olsun. Azerbaycan'ın egemenliği tam olarak temin edilsin. Tabi ki, Dağlık Karabağ Azerbaycan'ın ayrılmaz parçası olarak Azerbaycan'ın hudutları içinde olmalıdır, başka seçenek dikkate alınamaz ve biz bu seçeneğe ulaşmak için çaba harcamalıyız. Belki de görüşmeler bir süre de yapılabilir, ben bunu istisna etmiyorum. Ancak görüşmelerin sonunda biz o topraklara döneceğiz.
Ben tabi ki,  bunun kan dökülmeden yapılmasını istiyorum. Ancak biz her seçeneğe hazır olmalıyız ve hazırız. Bugün sadece güçlü ekonomi, güçlü ordumuz yoktur, aynı zamanda çok güçlü Ordu potansiyeli de, insan potansiyeli de, vatanseverlik duygularımız vardır…
... Biz Ermenileri uluslararası alanda artık mağlup etmişiz. Azerbaycan'ın BMT Güvenlik Konseyi'ne üye seçilmesi Ermenistan'ın acı yenilgisidir. Katılmama Harekatı`nda 120 ülke artık Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü desteklemekle beraber, sorunun çözümünü sadece toprak bütünlüğü ilkesi temelinde görüyor. Tüm diğer uluslararası kurumlarda bizim nüfuzumuz artıyor.
İlham Aliyev Berde kamuoyu ile görüşündeki konuşmasından
Berde şehri
07 Ekim 2012 yılı



Okundu: 5362