Ana Sayfa   » KARABAĞ İHTİLAFI    » İhtilaf tarihi   

İhtilaf tarihi

  


Tarihi veriler 19. yüzyıla kadar sadece Karabağ'da değil, Azerbaycan genelinde tek bir Ermeninin yaşamadığını göstermektedir. Ermenilerin bu bölgede yerleşimi her zaman Rus İmparatorluğunun çıkarlarına hizmet etmiştir. 19. yüzyılda Doğu Avrupa'da, özellikle Rusya'da yaşanan olaylar (Rusya-Türkiye, Rusya-İran savaşları) Azerbaycanın kuzey komşusunun bölgedeki konumunun zayıflamasına yol açmaktaydı. Rusya güney sınırında Müslüman ve Türk ülkesinin varlığından da ciddi rahatsızlık duyuyordu. İşte bu yüzden Rusya Kuzey Azerbaycan'da Ermenilerin yerleştirilmesi planının uygulanmasına başladır.
1813 yılı Gülistan ve 1828 yılı Türkmençay anlaşmalarından derhal sonra Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göç ettirilmesi daha da hızlandı. Bu dönemde Türkiyeden 86 bin, İran'dan ise 40 bin Ermeni bugünkü Ermenistan sınırları içinde kalan Batı Azerbaycan topraklarına göç ettirildi. Ermeniler ağırlıklı olarak Nahçıvan, İrevan ve Karabağ hanlıkları arazisinde yerleştirildi. Bundan sonra Azerbaycan'ın parçalanması planı gerçekleşmeye başladı ve bu bölgede Ermeni vilayeti kuruldu. Daha sonra, 1846 yılında bu vilayet feshedildi. Buna rağmen Ermenilerin Azerbaycan topraklarında iskanı süreci tarihte olumsuz iz bırakmış oldu.

Ermenilerin Kafkasya'da yerleştirilmesi değişik dönemlerde aşamalı olarak uygulanmıştır geçirilmiştir. Yaklaşık 200 yıl önce Rus Çarı bir miktar Ermeni nüfusun Derbend ve Guba’da meskunlaştırılması konusunda kararname imzalamıştır. "Derbend ve Müskir Ermenilerinin Ayrıcalıkları ve Serbest Dolaşım Hakkına İlişkin" ferman Ermenilere yeteri kadar geniş haklar tanımıştır. Fermanda Ermenilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uygun topraklara göçürülmelerinin gerekliliği belirtilmiştir. 1723 yılında ise Rus Çarı I. Petro 12 Eylül tarihli anlaşma gereği Bakü, Derbend ve Guba topraklarına Ermenilerin göçettirilmesi için özel alanlar ayrılması konusunda kararname imzalamıştır. 1726 yılında II. Yekaterina Ermenilere özel ayrıcalıklar tanıyan ve onları sahip çıkılması gerektiğini belirten ferman imzalamıştır.
1729 yılında Rus Çarının fermanı ile bir grup Ermeni meliki (küçük çaplı yerel hükümdar) Rusya’ya bağlılıklarını ilan etmişler. 1799 yılında Çar I. Pavel Ermenilerin Gazah topraklarında yerleştirilmesi amacıyla Kartli-Kahetya çarlığına özel talimat vermiştir.
Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göçürülmesi sadece ayrı-ayrı fermanlarda ve karanamelerde değil, devletlerarası anlaşmalarda bile yer almıştır. 1828 yılında Rusya ile İran arasında imzalanan Türkmençay barış anlaşmasında bu konuda özel bir madde vardır. Bu madde gereği İran'da yaşayan Ermenilere serbest şekilde Rusya’ya geçebilme hakkı ttranınmıştır. Bu hüküm aslında Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göç etmesi için zemin hazırlamıştır. Çünkü “Rusya toprakları” ifadesi İran'a daha yakın olan Azerbaycan torpakları anlamına geliyordu. 1828 - 1829 yılında yaşanan Türk - Rus savaşından sonra Türkiye'deki Ermenilerin Azerbaycan topraklarına göç etdirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Rusya'da özel komite oluşturulmuş ve 12 maddeyi kapsayan genel hükümler belirlenmiştir. Petro’nun vasiyetleri doğrultusunda uygulanan bu politikanın öncelikli amacı Azerbaycan’ı etnik açıdan parçalamak ve burada Hristiyan halklarını meskunlaştırmak, böylece dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı tampon bir bölge oluşturmaktı. Böylece Ermeniler yoğun bir şekilde Azerbaycan topraklarına yerleştirmeye başlamıştır. Burada onlar için iyi yaşam koşulları sağlanırken verimli torpaklar da yine Ermenilere tahsis edilmekteydi.
Ünlü Rus istatikçisi İ. Şopen’in hesaplamalarına göre, 19. yüzyılın başlarında sadece İrevan şehirinde 2400 Azerbaycan'lı ailesi, 12 bin Azerbaycan'lı yaşıyordu. Şehir Ruslar tarafından işgal edildikten sonra nüfusun bir kısmının İran'a göçetmesine rağmen, yine de büyük çoğunluk Azerbaycanlılardan ibaret idi. 1829 verilerine göre sadece İrevan şehirinde nüfusun beşte dördü veya % 80'ni Azerbaycanlılar idi. Rus İmparatorluğunda ilk kez yapılan nüfusun sayımına göre, 1897 yılında Batı Azerbaycan'da , yani İrevan bölgesinde 313.178 Azerbaycan'lı yaşamıştır. Fakat birkaç yıl sonra bu rakamlar tamamen değişmiştir.
Ermeniler Azerbaycan topraklarında meskunlaşdıktan sonra kendi devletlerini kurmak için girişimlere başlamışlardır. Bunun sonucunda 1905 - 1906 yılları arasında Azerbaycan'da Ermeniler tarafından toplu soykırım eylemleri gerçekleştirilmiştir. Bu yıllar içinde Ermeniler Bakü'de, Tiflis'te, Erivan'da, Nahçıvan'da, Gence'de, Karabağ'da, Zengezur'da Azerbaycanlıları toplu şekilde yok etmiş, korkunç cinayetler işlemişlerdir. Ermenilerin bu olaylar esnasında Zengezur, Şuşa, Cavanşir ve Cebrayıl bölgelerinde 75 Azerbaycan köyünü tamamen yerle bir etmesi, İrevan ve Gence illerinde ise 200'den fazla iskan birimini dağıttıklarını doğrulamaktadır.
''Başkentten yoksun” Ermenistan cumhuriyet kurulduğu günden Ermeni katilleri nüfusunun çoğu Azerilerden oluşan Loru-Pembek ve Şöreyel bölgelerinde, Zengezur'da, Göyçe'de ve diğer yerlerde toplu katliamlar yapmışlardır. Ermenistan Cumhuriyetinde milliyetçilerin hükümranlık yaptığı 1918 - 1920 yıllarında onlar ''Türksüz Ermenistan'' sloganını uygulamağı büyük ölçüde başarmışdılar. Aynı dönemde Azerbaycanlılara karşı yapılan vahşet sonucu bugünkü Ermenistan’da yaşayan 575 bin Azerbaycanlının 565 bini öldürülmüş veya zorla yurtlarından kovularak çıkarlımıştır. Ermenistan'da Sovyet hakimiyeti kurulduktan sonra onlardan sadece 60 bini kendi yurduna geri dönebilmişti.

1918 yılının mart - nisan aylarında Bakü'de, Şamahı'da, Muğan'da, Guba'da, Lenkeran'da Ermeniler tarafından binlerce Azerbaycanlı katledilmiş, on binlerce insan kendi vatanından göç ettirilmişdir. Bu dönemde Ermenilerin Bakü'de ve Şamahı'da gerçekleştirdiği soykırım eylemleri daha vahim olmuştur. Bakü'de 30 bin civarında insan gaddarlık ve acımasızlıkla öldürülmüştür. Şamahı'nın 58 köyü yakıp yıkılmış, 7 bin insan öldürülmüş (onlardan 1653kişi kadın, 965 kişi ise çoçuk idi). Guba kazasında Müslümanların yaşadığı 122 köy yakılıp yıkılmıştır. Karabağ'ın dağlık bölgelerinde 150’den fazla köy yerle bir edilmiştir. Bu köylerde Ermenilerin yaptığı olaylar facianın büyüklüğüne göre dünya tarihinin en acımasız olaylarından idi. Zengezur kazasında aynı yöntemle 115 köyü acımasızca dağıtmış Ermeniler İrevan şehrinde 211, Kars'ta 92 köyü yakmışlardır. Bütün bunlar Azerbaycan'da Ermenilerin meskunlaştırılmasının halkımızın tarihi topraklarının parçalanmasına, Azerbaycanlıların bir millet olarak mahvedilmesine ve bağımsız devlet olarak oluşmasını engellemeye hizmet etmiştir. Ermeniler bu dönemde acımasızca davranmışlardır. Müslüman halkın yaşadıkları yerlerden kovulmasının ve onlara yönelik soykırımların tek amacı Güney Kafkasya'da güçlü bir  Müslüman ve Türk devletinin oluşmasına engellemekti. Gerek Gülistan anlaşması gerekse Türkmençay anlaşması bunu bir daha doğrulamaktadır. Azerbaycan topraklarını etnik bakımdan parçalamak girişimleri ülkenin siyasi ve coğrafi anlamda parçalanmasıyla sonuçlanacaktır. Ne kadar acı olsa da yaşanan olayların analizi ve tarihi kronolojisi bu planların bir kısmının başarılı olduğunu göstermektedir.
20. yüzyılın başlarında Güney Kafkasya'da yaşanan süreçin mantıksal sonucu şunu göstermektedir: Sovyet hükümetinin kurulduğu sırada Azerbaycan topraklarının büyük bir kısmı Ermenilerin kontrolüne geçmişti. Tarihi kaynaklarda Ermenistan devletinin olmadığı açık şekilde gösterilmiştir. Bazı büyük ülkelerin çıkarları Güney Kafkasya'da Ermeni devletinin kurulmasını gerektirmiştir. Bunun en ağır bedelini Azerbaycan halkı ödemiştir. 1920 yılı sonlarında Ermenistan'da Sovyet yönetimi kurulduktan sonra Ermeniler yüzyıllar boyu hayalini kurdukları Ermeni devletini kurmak ve komşularına karşı toprak iddiasında bulunmak için girişimlere başlamışlardır. 70 senelik Sovyet yönetimi döneminde Azerbaycan toprakları sayesinde sınırlarını genişletmiş Ermenilerin bu yöndeki iddiaları gittikçe artmıştır.
Bir zamanlar nüfusunun neredeyse tümü Azerbaycanlılardan oluşan Batı Azerbaycan eyaletlerinde - Zengibasar, Zengezur, Göyçe, Ağbaba, Dereçiçek, Sisyan, Kapan, Gemerli, Karakoyunlu, Kırkbulag, Şerur, Sürmeli, Seyidli, Serdarabad, Abaran, Gernibasar ve başka yurtlarımızda bugün tek bir Azerbaycanlı kalmasa da, tarihin hafızasına o vilayetler eski Azerbaycan yurtları olarak geçmektedir.
Geçen yüzyılın 60'lı yıllarının sonu, 70'li yılların başında Dağlık Karabağ Özerk Vilayetinin Ermenistan SSC'ye birleştirilmesi konusu hatta Kremlin’de ve Politbüroda tartışılmıştır. Güvendikleri bazı çevrelerin yardımıyla Ermeniler Azerbaycan topraklarını Ermenistan'a bağlamak çabalarını sürdürmüşlerdir. 1969 yılı mayıs ayında Gazah ve birkaç diğer bölgedeki bazı köylerin Ermenistan'a birleştirilmesi hususunda Ermenistan parlamentosu karar kabul etmiştir. Bu karar SSCB Yüksek Sovyeti tarafından da onaylanmıştır. Fakat Haydar Aliyev'in Azerbaycan SSC Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri seçilmesi bu kararın uygulanmasını durdurmuştur. SSCB gibi büyük bir devlette yasama organın kararını uygulamamanın ne anlama geldiğini idrak etmek zor değildir. Fakat Haydar Aliyev kendi halkının ulusal çıkarları için bu risk göz önüne alarak Azerbaycan topraklarının Ermenistan'a birleştirilmesini önlemiştir. Buna rağmen, 1986 yılında Azerbaycan yönetiminin ilgisizliği sonucunda bu kararda öngörülen bazı bölgeler Ermenistan'a katılmıştır.

1977 yılında Sovyetler Birliği'nin yeni Anayasasını hazırlayan komisyon Dağlık Karabağ Özerk Bölgesinin Azerbaycan SSC’den alıonarak Ermenistan SSC’ye birleştirilmesini önermiştir. Anayasa Komisyonunda ülkesini temsil eden Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri Haydar Aliyev'in sert tepkisi ve karşı koyması sonucunda bu öneri geri çevrilmiştir.
1985 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkezi Komitesinin Genel Sekreteri Genel Sekreteri görevine seçilen Mihail Gorbaçov bu sinsi planın uygulanması için  elinden geleni yapmıştır. M. Gorbaçov'un iktidara gelmesiyle Ermeniler ülke yönetiminin tepesinde duran bu zatın şahsında siyasi dost edinmek ve bu fırsattan  yararlanmaya çalışıyorlardı. 1988 yılında Ermeniler  Azerbaycan'a karşıtı politikalarını uygulamaya başlamışlardır. Karabağ'da iki Azerbaycanlının katledilmesi, Tophane ormanının kesilmesiyle alevlenen ve sonradan askeri operasyonlar şeklinde sürdürülen çatışma sorunun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Olaylar o kadar hızla gelişmekteydi ki Azerbaycan halkı ne Ermenilerin pırlanta “hediye” karşılığında Gorbaçov’un olaylara biganeliğini ne de olayların ülke yönetiminin kontrolünden çıkmasını ve iktidarın itinasız ve acemice politikasını anlamaya fırsat bulabildiler.
Olayların coğrafyası ise her geçen gün genişliyordu. 1989 yılında Ermenistan SSC Yüksek Sovyeti Dağlık Karabağ'ın Ermenistan’a ülkeye katılması konusunda ve yasal dayanaktan yoksun bir karar almıştır. Bu gelişme Azerbaycan topraklarının Ermenistan’a ilhak edilmesi anlamına geliyordu. Ermeniler artık mücadele taktiğini askeri saldırılara dönüştürmüşlerdi ve bu açıdan Azerbaycan'daki halk protestoları olayların mecrasını değişmek iktidarında değildir.
Şüphesiz, Ermenilerin işgal politikası uygulamasında dış güçlerin de rolü az değildir. O dönemde SSCB yönetiminin ermenilere sağladığı destek ve çabalar daha kabarık şekilde hissedilmekteydi. 1990 yılında Sovyet Ordusunun Bakü'yü işgali bunu bir daha doğrulamıştır. Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'a ilhak edilmesine karşı düzenlenen halk gösterileri Sovyet tankları tarafından bastırıldı.

1990 yazında Haydar Aliyev Nahçıvan’a geldi. Nahçivan’da durum daha vahimdi. Ağır ekonomik sorunlarla başbaşa kalmış Nahçıvanlılar bu olayın büyük kırılma noktası olacağına inanıyorlardı. Kısa sürede ve kısıtlı imkanlarla Haydar Aliyev Nahçıvan'da ciddi değişiklikler yapmayı başardı. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Sovyetine milletvekili olarak seçildikten hemen sonra onun önerisiyle özerk cumhuriyetin adındaki Sovyet Sosyalist ifadesi kaldırıldı. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin üç renkli bayrağı devlet sembolü olarak kabul edildi. 3 Eylül 1991 yılında Nahçivan Yüksek Meclisi Haydar Aliyev'i başkan seçti. Özerk Cumhuriyetin yeni başkanı olarak Haydar Aliyev ekonomik sorunların çözümüne çalışırken Ermenistan sınırında yaşanan kanlı savaşları durdurmayı da başardı.
1992 yılından başlayarak Ermeni silahlı birliklerinin Azerbaycan topraklarında yaptığı askeri operasyonların coğrafyası daha da genişledi ve bölgeler biri ardınca işgal edildi. 1992 yılında Hocalı'da yapılan korkunç soykırım Ermeni vahşetinin boyutlarını açık şekilde ortaya koydu. Rusya'nın 366. Motorize alayının desteği ile gerçekleştirilen soykırımda 613 Azerbaycanlı katledildi. Hocalı katliamında öldürülenlerden 63'ü çocuk, 106'sı kadın idi. 487 kişi sakat bırakılmış, 1275 kişi esir alınmıştır. Onların büyük bir kısmı yaşlılar, kadınlar ve çocuklar idi. Sekiz aile ise tamamen yok edilmiştir. Hocalı Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı yüzyıllardır süregen düşmanlığın belirgin örneklerinden biri olarak tarihe geçmiştir.

2 Nisan 1993 yılında Ermeniler Kelbecer’i işgal ettiler. 6 Nisan da BM Güvenlik Konseyi başkanı Azerbaycan'ın Kelbecer ilçesi Ermeni silahlı birlikleri tarafından işgalini kınayarak bu toprakların hemen boşaltılmasını ve ordunun oradan çıkarılmasını gerektiği konusunda bir beyanla konuşma yaptı. Ermenistan ise Azerbaycan'a karşı savaşı sürdürerek 7 Temmuz'da Ağdere’yi işgal etdilet. Bundan sonra Ermeniler 1993 yılının temmuz - ekim ayları arasında Ağdam (23 Temmuz), Fuzuli (23 Ağustos), Cebrail (23 Ağustos), Kelbecer (31 Temmuz) ve Zengilan (29 Ekim) gibi Karabağ çevresindeki ilçeleri işgal ettiler. Böylece, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesi (Şuşa, Hankendi, Hocalı, Hocavend, Ağdere) çevresinde işgal altındaki bölgelerin sayı 7'ye (Laçın, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Cebrail, Kelbecer, Zengilan) yükseldi.
Ermenistan işgalcilerine karşı mücadelede Azerbaycan'ın askeri-ekonomik ve insan güçlerinin seferber edilmesine büyük ihtiyaç vardı. Bu amaçla yeni  iktidara  gelmiş Haydar Aliyev 2 Kasımda televizyon ve radyo ile halka seslendi, ciddi askeri önlemler alındı. Bu gelişme Azerbaycan halkının işgalcilere karşı mücadelesinde bir dönüm noktası oldu. 1993 yılının kasım ayı ortalarında Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Beylegan'a saldırısı durduruldu.
Azerbaycan ordusunun başarılı operasyonları sonucu 5 Ocak 1994 yılında Fuzuli ilçesinde stratejik açıdan önemli Horadiz kasabası ve 22 köy düşmandan geri alındı. Bunun ardından Ağdam, Fuzuli ve Cebrail bölgesi topraklarının bir bölümü, Kelbecer ilçesinde Bozlu, Tekegaya, Babaşlar, Kanlıkend, Çepli, Susuzluk, Gasımbinesi, Yanşagbine, Yanşak, Bağırsak, Gamışlı, Bağırlı yerleşim birimleri de düşmandan geri alındı. Çiçekli Dağı vd. stratejik yükseklikler ele geçirildi, Kelbecer - Laçın yolunun tünele kadarki kısmı kontrol altına alındı. Azerbaycan Cumhuriyeti böyle bir ortamda 8 Mayıs 1994 yılında Bişkek protokolünü imzaladı. Azerbaycan'ın düşman üzerinde askeri başarıları sayesinde mayıs ayının 12’sinde ateşkes imzalandı.
Ermeni saldırıları sonucunda Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini kaybetti. Savaşta yaklaşık 20.000 insan hayatını kaybetti,50.000 kişi yaralandı veya sakat bırakıldı, milyondan fazla insan kendi toprağından mahrum oldu, zorunlu mülteci durumuna düştü, 5000 kişi kayboldu. Ayrıca, savaş ve toprakların işgali sonucunda Azerbaycan büyük sosyoekonomik zarara uğradı. Doğrudan ve dolaylı kayıpların toplam miktarı 60 milyar ABD Dolarıdır.
Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarında Ermenistan silahlı kuvvetlerinin 316 tankı, 324 piyade zırhlı araçları, 322 top, 50.000 bin askeri yerleştirildi.

1995 yılına kadar uluslararası kuruluşların Dağlık Karabağ'la ilgili bir çok açıklamaları oldu. BM Güvenlik Konseyi 822. (30.04.1993), 853. (29.07.1993), 874 (14.10.1993) ve 884. (11.11.1993) kararları kabul etmiş ve Ermenistan'dan bu kararlara uyarak kayıtsız şartsız tüm askerini işgal edilmiş Azerbaycan topraklarından çıkarmasını talep etmiş ve bugün de talep etmektedir. Fakat BM Güvenlik Konseyi'nin tüm bu kararlarına rağmen, Ermenistan eskisi gibi Azerbaycan topraklarını işgal altında tutmaktadır ve bu toprakları etkin şekilde meskunlaştırmaktadır. Böylece uluslararası toplumun iradesini de önemsememektedir.
1997 yılı Ocak ayından AGİT Bakanlar Konseyi 24 Mart 1992 yılında Helsinki'de düzenlenen toplantısında AGİT Minsk Grubu kurulmuştur. Azerbaycan, Ermenistan, Rusya Federasyonu, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Polonya, Almanya, Türkiye, Belarus, Finlandiya ve İsveç grubun üyeleridir. 1996 yılının Aralık ayında eşbaşkanlardan oluşan yeni format uygulandı. Minsk Grubu sorunun barışçıl yolla çözümü için bugüne kadar çeşitli öneriler hazırlamıştır. Ama Ermenistan tarafı kasıtlı olarak süreci uzatmaya çalışmaktadır.



Okundu: 10712